Sırlarla dolu bir dünya. Kadın ve Erkek


İlişki Kılavuzu--part nayn,volüm ja (sakin olacaksın. anlamak bir ömür sürer)


"Anlamıyorsun, aslında istediğim tam olarak o değil" dediğinde cep telefonunu çıkararak o günün tarihine bir göz attı canım arkadaşım benim. 16 Kasım. Bir yıl oldu demek. Evet inanması güç belki ama, bugün bu masada karşılıklı oturduğum bu kadınla olan ilişkim, 365 günü devirmiş dediğine emindim şu an. Fakat ortada hala muamma olan şeyler var demekki. Demekki hala anlaşılmayacak kadar komplike isteklerden meydana gelen bir canlı var karşımda ve ben bunu anlamıyorum da dedi içinden. Yıllardır tanıyorum onu. O benim zavallı arkadaşım.
Yılların verdiği bilinçli yalnızlık duygusunu, bir başına kalmışlıktan sıyrılmak için belki de, sana doğan bir güneş gibi gülümseyen bu kızla üzerinden atacaksın gibi gelir öncelikle. Mağarandan bu nedenle dışarıya adım atar, ona gel dersin, herşey güzel olacak gibi... O da sana. Ama anlamadığın bir sebepten ötürü bir türlü ona uyum sağlayamıyorsun. Sen sırf mutlu etmek için birşeyler yaparken o senden kişilik sahibi gibi davranmanı; kendi karakterini ortaya koyarken de, biraz karşındakinin duygularına değer vermeni istiyor ve sen bu ikilimde, 4. viteste kaptırmış giderken aniden geri vitese takılmış arabanın vites kutusu gibi dağılmaya gidiyorsun. Garip sesle çıkarıyor ve yüklü meblağlarda masrafa göz kırpıyorsun. Bazen bişey yok yea derken , aslında bana da aynı gözü kırpıyorsun. Kafanı toparlaman günlerini alıyorken, bir başka anlamadığın durumun ortasında kalıyorsun ve işler iyice içinden çıkılmaz hale geliyor değil mi? Bunda şaşıacak birşey yok!
Şu an dünyanın en zorlu sınavlarından birini veriyorsun çünkü. Modernleşmemiş iyi niyetli erkeğin kayak pistinde ilk salvoları ve acemilik adlı oyundasın. Anlamadığın birşeyler isteniyor senden ve sen tüm iyiniyetine rağmen, anlayamadığın bu işi beceremiyorsun -kızı değil işi, çirkinleşmenin manası yok-. Beceremedikçe hırs yapıyorsun bir de...İşte senin sonun bundan olacak sevgili arkadaşım; sigaradan değil. Uzun süre yalnızlıkla cebelleşmiş, bir başına inzivada olan ve özünde kötü olmayan bir insanın, zorlukla bulduğu iyiniyetli bir kızla beraber olma macerası bu. Kız iyi niyetli ama olay başka: Ne istiyor?
Bu durumda olan bir erkeğin, birlikte olduğu kişiyle uyum sağlaması için uzun bir metanet dönemi şarttır. Önünde duran şey, kısa sürede anlayıp çözeceğin bir mesele değil. Hiç anlamadığın bir dilde yabancı bir bilgisayar oyununu oynamak gibi. Diyelimki bir savaş oyunu olsun bu. Elinde bir silah var. Karşında piksellerden oluşan komutanın senden birşeyler yapmanı istiyor yabancı bir dilde. Niyetin de itaat etmek her asker gibi, ama karşındakinin derdi ne? "Bak, elimde bir silah var ve -sağolun- içine de mermiyi doldurmuşsunuz. Belli ki tetikçilik yaptıracaksınız bana. Gönüllüyüm de, yapacağım da.... Fakat allahın adını verdim, ne istiyorsunuz benden? Bir anlasam..." Anlamadığın her FPS oyunundaki gibi, elinde silahla önüne geleni tarayarak da çıkamazsın işin içinden, olmaz.
Kendini üzme canım kardeşim benim. Anlaman belki bir ömür sürecek. Anlamasan da problem değil. Uyum sağla. Haa ben şimdi anladııım de mesela ve gülümse. Sorunlar hallolacak. (Bkrmsnz: ilişki kılavuzu-part one, volume nine istenileni vermek)

....................................................................


İlişki klavuzu-part tu,völüm eyt (Kazanmayı bileceksin)


Yıllardır debelenen ikimiz değilmişiz gibi karşıma geçmiş olgun tavırlar sergiliyor ve havadan sudan bahsediyor ya deliriyorum nesrin ,dediğinde, yanındaki arkadaşı-nesrin-tam arkalarında duran beni işaret etti.Amacım gidip onları dinlemek değildi elbette...Ama o kadar gergindi ve gerginliği sesini o kadar yükseltmişti ki,yalnız ben değil ,tüm bahçe onu dinliyordu.
Beni gördüğünde, aa naber yaw diyecek kadar salak olmadığı için,şu an duydukların bilmediğin şeylermiş gibi davranmayacaksın inşallah dedi.inşallah dedim bende...Aslında şimdi yapılacak en güzel şey, o nerfet ettiğini söylediği biçimde davranmak,hatta iyice coşup bir saba tümer kahkahası atmak olsa da ,yapmadım.Yanlarına oturdum.Nesrin ben gideyim der gibi hafifçe doğruldu sandalyesinde ...Oturmasını işaret ettim-Bir kadın nerede ortamı kızıştırıp nerede kaçacağını iyi bilen,hamle ustası bir fil ceksındır değerli dostlarım-ama nesrin rahattı, çünkü onun beni eleştiren sözlerine odun atmadan önce ben gelmiştim.ateşi harlamadan orada bitmiştim.Dolayısı ile hiçbir şey söylememişti,suçsuzdu.
Nasıl davranmamı isterdin dedim.Sustu.Yıllar önce ilk tanıştığımızda sağduyu abidesi kadın gitmiş yerine başka bi tür mü gelmişti?İnsanlar doğal süreci yaşar demişti...Severler,mutlu olurlar,üzülürler ayrılırlar....aslına bakarsan diğer
canlılardan bir farkımızda yoktur
diyordu...onlardan farkımız tümünün bu olmamasıdır..İnsan farklı olarak birde vican taşır diyordu...Hatıralar biriktirirdi ona göre....bu hatıralar kalcı ve değerlidir korumak gerek demişti...Hatta birşeyi sevmen ne kadar mümkünse tersine nefret duyman da mümkündür,O nedenle bunları doğal karşılamak gerek de demişti...e ne olmuştu da şimdi biten ilişkimizin ardından ona merhaba demem,gülümsemem garip gelmişti anlamıyordum.
Uzun bir konuşma oldu.Söylediklerinin ana fikri:İlişkiyi yaşarken biriken iyi anılar ve kötü anıların unutulmayacağı...İyi bir insan olduğumu bildiğini ama kötülüklerimi de unutmayacağını(biz erkekler kötülük başlığı antında
şunları yaparız:ne kadar mutlu olursak olalım soru sormaktan vazgeçmeyiz.araştırız.adeta bir bilim adamı gibi araştıma yapmaktan yılmayız.Verileri toplama işlemi bitip tezimizi yazacakken kız ortalardan kayboluverir.Bunun adına güven eksikliği denir kızlar arasında.Biz erkekler ise kendi aramızda bu tip konuları konuşamayız.Genelde onların ne kadar anlamsız
yaratıklar olduğu noktasına gelir ve oradan sonra sigara yakarız.biri gider bikaç bira falan alır işte...
)
İnanamıyordum.Çünkü birşeylerin değiştiği aşikardı.Normal değildi...Birincisi o bu kadar değişmiş olamazdı.İkincisi derdinin bu olmadığı anlaşılıyordu-anlarsın-.Üçüncüsü üzerindeki giysi benim değişim teorimi doğruluyordu.Dördüncüsü-eskiden biliyorum-sadece bi işler çevirdiğinde sigarayı içmek yerine yemeyi tercih ederdi...Nersin ise sakindi.Kill Bill'deki David
Carradine gibiydi...
Ertuğrul, dar kot pantolonu,elinde sigara paketi,bembeyaz gömleği ve geniş güneş gözlükleri ile masamızda bitince bana dönüp az önce tartışan biz değilmişiz gibi ee ne yapacaksın burada? dedi ...Ertuğrul yeni seçimiydi...ben çenesini kaparsa bu ilişkiyi rayında tutacak kişiydim.O gergindi.Ertuğurul sırasını bekliyordu.Buralardayım..bir kaç saat kalıp gideceğim zaten dedim.Sanırım en zararsız olanı yapmıştım.Ertuğrul bu kim der gibi ona bakıyordu.Akrabam dedi,Antalyadan gelmiş bugun donecekmiş,uğramış dedi.Evet dedim bende...Ertuğrul elini uzattı,tokalaştık.Hadi gidiyoruz dedi.Süpersin ertuğrul dedim içimden.Onun itaati ise tek kelime ile göz alıcıydı.Son hamle için bekleyen bill-Nesrin-,olmaz dedi.Gelmişken biraz gezdireyim ben seni dedi.O,Nesrine;ben ona;Ertuğrul ise bana bakıyordu...Ertuğrul bana göz kırptı tabii,bence takıl biraz dedi...Demek modern beyaz gömlekliler böyle takılıyor dedim içimden.
Sahne mükemmeldi,dekor eşşiz...Oyuncular profosyonel...sırıtmamalıydım ortamda.Nersin önde ben arkada yola koyulduk.Tiyatroya ilgili olanlar, sahneyi terketmenin de bir adabı olduğunu bilirler.Adaba uydum.2 saat sonra otobüse binmek üzere oradan ayrılırken,dönüp arkama baktım.O,yumrukalarını sıkarak yürüyordu.Nesrin'e baktım..o,altı yeni değiştirilmiş bebek gibiydi.Oyuna hazırdı...Ama sanırım ben asla kaybetmeyen beyaz gömlekli bir Ertuğrul olamayacaktım.



 .........................................................................



İlişki klavuzu-part tiventifor volüm van (herşey olur)


Masasına sanki kıçının sol kısmı kırıkmış gibi oturuyordu,sağa meyilliydi(sanırım eski demokrat partiliydi)Yanındaki kadın konuştukça ,sol gözüyle alttan kısa bir bakış fırlatıyor ,seni dinliyorum demek istiyordu.Kısa süre ama..sonra yeniden sahnede türkü söyleyen kadına bir cerrah gibi bakmaya devam ediyordu.Sanırım cerrahtı da...Muhetemelen kadının kalça kısmında bir ödem tespit etmiş olmalıydı.Ama emin olmamış olsa gerek,hala inceliyordu.Arada kafasını çevirip masamızdaki kız arkadaşlarımızdan birindeki olası meme kanserini de inceliyordu.Ona çokta beceremediğimiz,EİKY(ERKEKLER ARASI İLİŞKİ KURALLARI YASASI)ya uygun olarak bakışlar gönderiyorduk.Ama umrunda olmuyordu.
Garsonu,avam kamarasından bir soylunun kölesini çağırması gibi çağırıyordu.Dur durak bilmeyen istekleri gecikmediği gibi, garson hiç şikayetçi gözükmüyordu.Yanındaki kadınımsı yaratık ise beraber olduğu taşın bu yapısında garipsenecek birşey görmüyordu.Onun için şu anda görünen tek sorun, taşın kendindeki kalça ödemini farketmemiş olmasıydı.Kadın kalkıp tuvalete gitmek istediği zaman taş sadece onaylıyor ve çevresinde EİKY yasasını çiğneme olasılığı olanlara bakışlar gönderiyordu.
Masamızda tartışılan konu bilindikti.Kadınların giyimleri ve erkeklerin ayılığı.Herkes hem fikirdi.Kadının istediği gibi giyinme özgürlüğü,bu ayılar yüzünden kısıtlanmamalıydı.Masada her erkek birer anlayış abidesiydi.Daha 3 ay önce sevgilisinden bu sebepten ayrılmış olan Haldun bile karşısında böylesine hoş kızıl saçlı bir kız oturunca mevlana kesilmişti.Herkese huzur temenni ediyordu falan...
Tamam ama,yanımızda o şekilde giyindiğinizde bizi bazı tiplere karşı ne tür bir durum içinde başbaşa bıraktığınızı da düşünmelisiniz dediğimde herkes biralarını masaya koydu ve sustu.İlk konuşan kızıl oldu.Ne yani senin hemcinslerin ayı diye ve seni ondan koruyacağız diye rahibe gibi mi giyieceğiz?
Ben bunu söylemek istememiştim ama gıcık olduğum için, evet dedim.Ya bırak allahaşkına yaw ,dedi.Aslında öylesine söylediğim bu cumleye verilen abartı tepki beni iyice kızdırmıştı.O halde sen istediğin gibi giyin ,gerginliği yanındaki çeksin canım dedim.Yaa sus bi yaa..dedi.Sanki her yerde bizi korumanız gerektiği soylendi,kendime yeterim ben,size ihtiyacım yok dedi.Son cümle türkünün finaline denk gelmiş ve tüm bar inlemişti resmen.Taş biraz daha kaykıldı ve masamıza doğru başını uzatarak ,bi sorun yoktur inşallah dedi.Hepimiz ,yok dedik.İyi dedi ve döndü.Kızıl ,Taşa bakıyordu.Taş ,Bulut Aras'ın Türkan Şoray'a baktığı gibi kızıla bakıyordu.Haldun yine kaybediyordu.Vakit geç oluyordu.Taşın yanındaki kadının suratı düşüyordu.Taş gecenin finalinde solistte bir kalça ödemi görmediğine emin olmuş kızıldaki meme kanserine odaklanmıştı.Hasta doktorunun teşhisteki aciliyete önem veren yapısına vurulmuştu.Haldun son bir extra bira söyledi ve galiba 32-33 saniyede yuvarladı.Kalkma zamanı geldiğinde Taş yere bir kartvizit düşürdü.Kızıl yerden alıp ona verdiğinde,benim değil dedi.O da dudaklarını büzüp 1-2 saniye sağa sola baktıktan sonra yapacak birşey yok der gibi çantasına atıverdi.Çıkarken hesabı ortak odeyecekken haldun kartını verip burdan al dedi.Herkes aa olur mu ya falan dedi.Haldun olur olur dedi,herşey olur.

---------------------------------------------




İlişki Kılavuzu--part seven,volüm sevilen (kalbinle değil aklınla seveceksin)


aptal aptal suratım bakan a kişisi ve ben (ya da sadece ben belkide a kişisi yoktur ya da vardır yada bunlar kurmacadır ya da derdimi anlatmak için a kişisi diye biri yarattıysam sen yoksun diye)yine anlamsız anlamsız 2 nokta arasında ip geriyorduk.üzerinde yürüyemiyorduk tabii.iki aptaldan fazla şey beklememek gerek..
Tanışalı çok uzun zaman olmamışsa ve sen standardın aksine ona olan ilgini belli etmişsen bittin, ilişki klavuzu sana yardımcı olamayacak anca konuşacaktır.(O nedenle benim gibi sen de aptalsan,bu yazıyı meraktan takip edebilirsin.Böylece iki aptal olarak rahatlıkla aşk ve hüzün hakkında konuşabiliriz.Bu,zeki,nerde nasıl davranacağını, ne zaman yaklaşıp ne zaman kaçacağını iyi bilen diğerlerinin bize bahşettiği bir güzelliktir.Onların anlamsız bulacağı şeylerden bahsetmekle beraber,izin verdikleri için tüm aptallar adına saygılarımı sunarım kendilerine...)
Çünkü adı konmamış kurallardan biri de şudur ki kadın ol erkek ol karşındakini beğendiğini aman allah fazla belli etme.Yani olan ilgin az biraz anlaşılır gibi olsun ama öyle ayarla ki bu seni beğeniyorum demek olmasın....(aha! down in mexico...şarkı dinliyorum canım şimdi yazamayacam kusura bakma a kişisi)
......
....evet beğendim.Sakın neyini beğendin deme ağzını burnunu kırarım a kişisi..insandan bahsediyorum..her şeyini beğenmiş olabilirim.Ha ilişki kuralları bunuda mı sorguluyor?ne diyor?tanımadığını nasıl mı seversin diyor...inanılır gibi değil asıl onu seversin.ama kurallara bezenmiştir dünya ve sen neye inanırsan inan ,eger onları es geçersen(kuralları)halde değerini bir günde %85 yitirmiş sera domatesi gibi denize dökerler adamı..Kurallar sana ne kadar şaçma gelirse gelsin eğer onları yok sayarsan ,en aklı başında yakınların bile sana haddini bildirecektir.
....evet bence o da beni beğendi.Ama allahım o kadar akıllı ki...o kadar biliyor ki ve aptal değil ki ve değerini nasıl koruyacağını içgüdüleri öylesine mükemmel bir zamanlamayla hatırlatıyor ki o güzel kafasına ona hayran olmamak elde değil.Hemen vermeye hazırsın içindeki biriktirdiğin güzellikleri ona değil mi seni salağın önde gideni...al bakalım vandam tekmesi geliyor.Netice ne midir?Kaybedersin seni şekeri eksik acı kahve,tütünü adi sigara,işini bilmeyen angutyon...Bu saatten sonra aslında bildiğin ama küçümseyip uygulamadığın kararları uygularsan ,kendi ülkende beş yıldızlı otele yerleşen ve kurallara uymadığı için yine kendi ülkenin çalışanları tarafından aşağılanan vatandaşların gibi olur kalırsın.Yani aslında oraya aitsindir ama dışlanırsın.
....daha fazla yazamıyorum,başıma ağrılar giriyor a kişisi...aile büyüklerimin en tiksindiğim iki yüzlü cümleleri geliyor aklıma...herşeyi bileceksin ama uygulamayacaksın,bazı şeyleri olduğu gibi kabul edeceksin...Kalbim ne hissettiğini takip edemeyecek kadar düzensiz artık.Aklım kalbime aklıma ağza alınmayacak küfürler edecek kadar edepsiz.Herşeyi bildiğini sanıyor.Kalbim aklıma ezelden baskın.Bedenim kalbimin ve aklımın kavgasını izlemekten yorgun...az sigara,az kahve,az uyku,az sen,az huzur,az sabır...herşeyden az kaldı.Kurallar aklımda.Biliyorum.Uygulamadım uygulamak da istemem.
o halde ne olur?
yarım kalır.
sonuç:
bazı şeyleri yarım bırakıyorum gelip tamamlıyor akbabalar.Akbabalar kim mi?işini bilenler..
off.... bir sure yeni fikirler beni bulana kadar ya da dengeler beni dengeler hale gelene kadar.akıl sağlığımı korumam için ne gerekiyorsa onu yapmalıyım belki ya da doğrudan saldırmalıyım,iyice kuralsızlaşarak...ya da ben bu yazıyı bir daha düşüneyim..

--------------------------------------------

 


ilişki kılavuzu-part one, volume nine istenileni vermek

 
Olayı tam belli bir konu üzere toplamaya bir(1) kaç kelam daha edecek ve mevzuyu en nihayet tutunabilieceğimiz bir nesneye dönüştürecektim ki,japon çizgi film karakteri gibi gözleri dolmaya ren nehri gibi titremeye başladı.Asıl tartışma nedenimiz binlerce kilometre ötede kalmış çocukluğumuzun geçtiği şehir gibiydi.Şu an 30 yaşımda ve doğduğum topraklardan 1200 km ötede olmama ara sıra ne kadar şaşırtıyorsam;konudan bu kadar uzakta ve alakasız birşey üzerine konuşmamız da o kadar şaşırtıyortıcıydı.Dünyanın en önemli konusu üzerine konuşmadığımız konusunda benimle hem fikir olmadığı gibi,yarın da devam etme olasılığı %99 olan ilişkimiz tehlikeye girmişçesine olayı ciddiye almamı, onunla tartışmamı ve yakın gelecekte unutacağımız bu konuşmaları,birleşmiş milletler olağanüstü kongresindeki nükleer silahlanma ile mücadele biçiminde algılamamı istiyordu sanırım.Elimde olmadan,o yumruklarını sıkarak bana birşeyler anlatmaya çalışırken ona sarılmak ve "ya bırak şimdi bunları ensemiz kavruldu gel şurada denize atlayalım"demek geliyordu.
Beni duyarsız bir haywan olarak algılamanızı istemem.Tüm bu düşüncelerimin nedeni,biraz önemli olsa da yarın bu konuları konuşmayacak ve hayatımıza devam edecek olmamızdı.Yoksa ne istediğini biliyordum.Daha fazla dayanamadım
Kendimi bıraktım.
Dinledim...Anlattı...Yaladan itiraz ettim falanca konuya...Sonra da algım birden açılmışçasına "ha şimdi anladım sen şunu demek istiyorsun"dedim.Sevinçle "hele şükür ya" dedi,"nihayet anladın..."..."o halde falanca sorunun çözümü için şöyle bir çözüm uygun mu?" diyerek duymak istediğinden emin olduğum ama asla uygulayamayacağımızı ikimizinde bildiği bir öneri sunmamla ellerini çırparak yerinden sıçraması bir oldu.Gözlerinden taşmaya hazır gözyaşları bir anda vakum makinesi ile içeriye çekilmişçesine yok olmuştu.Ren gitmiş yerine Don gelmişti adeta.
"Sakince dinleyip beni anlamaya çalıştığını gördükçe seni daha çok seviyorum" dedi.
güldüm(onu anladığınızı hissettirirseniz gülmenizde sakınca yoktur) fakat şaşrımadım.
İşte bu kadar! dedim.Gözleri şimdi bayram çocuklarınınki gibiydi.....






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

cansızların serbest salınımı

        Bu yaşamda her şey olur. Hiçbir şey sürpriz değildir ve her an beklenmelidir. İnsan bir gün doğumu ya da huzurlu bir uykuyla her...