Yüksek bir tepenin üzerinde bir ev...ve kesinlikle yürüyüş mesafesinde değil.Gönlü başka heyecanlarla ritimsizleşen fakat bazen diğerindeki ritim bozukluğundan da hoşnut olan iki kişi...Sınırlı bütçeyle alınmış mutfak nevaleleri..ucuzundan meyveler..zehirlemeyecek kadar faydalı besinler..sınırlı bilginin doğal sonucu,hep aynı yemekler...Eski,kararmış,içindeki çayın sıcaklığını 12-13 dakikada 50 derece düşüren teneke bir çaydanlık.Üst kısmında inatla çıkarılmamış beşyıldız arması...birlikte içilen demli soğuk çaylar.Tek başına içilen sarma tütün...Odaya saçılmış broşürler,kitaplar,her yeri kesik gazeteler...giysiler..
Soğuk havada üst üste giyilmiş kıyafetlerle eve tırmanış.Evdeki kaçak elektirikle beslenen elektirik sobasının sıcaklığı...hemen soyunup dökünme.Odanın bir türlü tutturulamayan düzensizliğine katkı.Çıkarır çıkarmaz içeriye sinen sevgili kokusu...Sevgiliyi yıllar sonra bile hatırlatacak beden kokusu...Dışarısı...
sonsuz pazarlıklarla alınanlar...Yeşil bir evrende yol alış.Farklı yollar,farklı kokan ağaçlar...Ben gözümü kaşırken ya da sen fıstık yerken aniden aklına gelen eski bir şeyin yüzünde yarattığı değişim.Gülmekten yiyemediğin,yere dökülen fıstıkları yerden alıp yemem...senin daha bi coşkulu gülmen...üşümen...
Bit pazarı.Bir monta biçilen 50 tl fiyat.Elimizi cebimize atıp demir paraları çıkarmamız.7.5 tl var olur mu dememiz.İşin garibi adamın satması.Bir şehre gittiğimin ikinci günü hep yapmak istediğim işi bulmam.Birinci haftasında toplam 37 arkadaş edinmem.Hiçbiriyle sorun yaşamadan oradan ayrılmam.90 dk bir maçı baştan sona izlemem.Roma'nın Milan'ı 3-0 yenmesi.Sence de herşeyin gereksiz bir mükemmellikte işlemesi,tüm bu olanlara bir rüya olarak bakmamıza neden olabilir mi?