8 Eyl 2017

Toparlamam gerek

Sınırsız olasılıkları hesaplayan, başka türlü bir yol, başka türlü bir yöntemle hayata tutunan ama sapına kadar basit işleyen bir dünyaya adapte olmayan insanların, insancıkların dramı, akla zarar görüntülerle dolu. Tüm evrenin doğal ve kendiliğinden işleyen yapısının, güzelliklerinin ve rekabetinin içinde, insan olmanın verdiği kendini beğenmişlik tasması ile şişinmek, fakat bir parazitten öteye geçememek... acınası.

Benim o muhteşem görüşlerim, bakış açılarım, yaratma yeteneğim, sözüm ona tüm canlılar içindeki benzersiz zekamla hazırladığım bir mutsuzluk çorbası. İçmelere doyamadık. Tadını anlata anlata bitiremedik de, bir köpek kadar huzurlu 5 dk uyku uyuyamadık ya sere serpe...karnımız tokken ve istediklerimizi elde etmenin 72 yoluna birden hakimken üstelik.


İki dakikamızı bir ağacın cinsini tespit etmek için harcayamadık. Güneş batarken soktuğumun hedefine 5 dk önce varmak için arabadan inip 5 dakika bir sigara içemedik. Şu gürültüye bezediğimiz her yerde, üç dakika sessiz kalan kişideki aradığımız garipliğe harcadığımız sürenin çeyreğinde bile ben neden buna takılıyorum diye sormadık kendimize. Ama bravo bize. Bir canlı, bu kadar bahşedilen yetenekle kendi doğasında ancak bu kadar kaosa sebep olabilirdi. Kendi hayatını doğanın geriye kalan tüm elemanlarına bu kadar dayatabilirdi. 


Schubert'in  senfonisinden tut da, akışkanlar mekaniğine kadar sorguladığımız, kendi doğrularımızı bulamadığımız zaman duyduğumuz şaşkınlığı takiben 35 dk süren bir konuşma yaptığımız hayatta, sürekli reddettiğimiz bir şeye bir kere olsun evet demeyi aklımıza bile getirmedik. Oysa basit hayatın gereklerini işleten insanların bir level atlama hamlesidir Schubert konuşmak, çevre politikası hakkında bir iki kelam etmek. Önce gerçekten bir eğlencenin içinde olabilmeli, rekabetsiz bir sevgiyi yeşertmeli, ya da siktir et her şeyi, önce içten bir gülümsemen olmalı. Sıralamada bir terslik var ve bu sanki bu coğrafyadaki bir hastalık. Bir dostum vardı bir zamanlar ve sürekli birey olmak üzerine konuşurduk. Birey olmadan Schubert konuşulmaz diyebilirdi gibime geliyor. Neden gibime geliyor? Çünkü şu an onun bu konu hakkındaki güncel fikirlerini duyamacağım yerlerde. Daha üst bir levelde muhtemelen. Kim bilir onun hayatında önemli olup da benim önemsemediğim(belki de önemsiyorumdur, o da belli değil), belki üzerine bile hiç düşünmediğim bir konuda fikir birliği içinde olmadığımız için -muhtemelen- , beni azat etti. Beğenmedi beni. Dolayısı ile şimdi yok mesela. Ya da belki o yok. Her ne boksa.

Beğenmedi beni (!)

Şaşırtıcı değil mi? Doğanın mahsülü birinin bir diğerini beğenmiyor olması. Sınırsız karmaşıklıktaki bir insanın sınırsız karmaşıklıktaki bir diğerini reddetmesi.

Her neyse, reddetmek, yok saymak, uzak durmak, karşındakinden taleplerde bulunmak, içgüdülerinle içinde yer alanlardan delicesine kaçmak, bunun adına tutarlılık demek, sonra aynı hatayı yapıp, fikrim değişti demek, yeni oluşan kodlarına göre bu kez tersini reddetmek.... bana her şey çok acayip bir karmaşıklık içinde ama temelde sonuna kadar basit bir sabit durumu işaret ediyor sanki. 

Kendin ol!  Tüm evrende, şu gördüğün bildiğin her şey içinde benzersizsin ve aynı zamanda bir hiçsin. Sakin ol, kendin ol.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Entropi

    Denizin üzerinde yansıyan ışıklar hakkında konuşabilecek kadar dingin bir ruh hali içinde olmaya çalışmaktan bahsediyordu. Gözlüklerinin...