Aslında,sana olan nefterimi dile getirmenin daha iyi bir yolunu bulabilirdim.Normalde bu,düz bir doğru çizmekle eşdeğer zorluktaydı.Tabii bu nefret tek yönlü olsaydı...benim nefretim bir inançsızlıktan;senin inançsızlığın bir yaradan kaynaklanıyordu.Sen, aldığı yarayı insanoğluna bulaştırarak kendi özgürlüğünü kazanacağını sanan,eski insan yeni uzaylı Zimmer gibiydin.Dün gece izlediğim bu Hollywood rezaleti filmdeki gibi yani...Bu yarayı bana bulaştırmak konusundaki ısrarının neticesinde doğan nefret ise,onu düz bir doğru şeklinde nitelendirmemin önündeki temel engeldi...zaten problemlerin teşhisi konusunda ikimiz de bir sorun yaşamıyorduk hatırlarsan.Hatırlarsan ikimiz de sonsuz seçenekler içerisindeki en mantıklı teşhisi koyduktan sonra,hastalarının yarısını ameliyat masasında bırakan elleri titrek birer cerrah gibiydik.Nefretinin doğuş sebebine-yani sende yara açan asıl problemi yaratan kişiye-yönelik ortaya koyduğum çözümleri kabul etmemiştin.Oysa,onu toprak ananın bağrında çürümeye terk edebilirik.Bu belki senin yaranı tamir etmeyecekti,ama en azından doğanın diğer masum yaratıkları olan böceklere bir yaşam şansı tanıyacaktı.Çözümümde her türlü ayrıntı düşünülmüştü.Onu,o kadar küçük parçalara ayıracaktım ki,ağırlığı 1 gr bile gelmeyen böcekler,karnını doyurmak için en az 2 parça yemek zorunda kalacaklardı.
Nefretim,seni,sana bu acıyı yaşatandan arındırma isteğim,yaşam hakkına olan inancım,sana olan kızgınlığım,senin bana karşı sertliğin,günahkarlardan bile esirgemeyip bana sunmadığın merhametin...O kadar karmaşık bir oyunun içindeydik ki,dizlerim titremeden sana bakmam,ayrı yerlerdeyken huzurlu uyumam mümkün olmuyordu.Aşk dediğin bu kadarını bile görmezden gelmemize mani olmuyordu.
Sonra ne olduysa oldu ve sanki satranç oynarken birden hamle sıramı gasp etmişsin gibi,sen oynadın.Ben yeteri kafa karışıklığına ulaştığım için,sıram mı alındı,ben mi şaşırdım,onu bile anlamadım.Tersine dönen rüzgarla birden geriye doğru savruldum.Yüzüne durumu anlamak için baktığımda,yarandan tattırdın.Aslına bakarsan o yarayı Zimmer gibi tüm çevrene değil;yalnız bana bulaştırdın ve kurtuldun.Sen yeniden insan oldun.Ben,uzaylı akrabalarımla tanışmaya başladım artık.Bana gelen mektuplarındaki gibiysen eğer,sıramı aldığın,dalgınlığımdan faydalanıp hamle yaptığın kesindir.O halde bir yandan sana imrenmek bir yandan nefret etmek o kadar da karmaşık olmasa gerek.Ve bu bir doğru çizmeye hiç benzemiyor olsa gerek değil mi?
Ben de öyle düşünmüştüm.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Entropi
Denizin üzerinde yansıyan ışıklar hakkında konuşabilecek kadar dingin bir ruh hali içinde olmaya çalışmaktan bahsediyordu. Gözlüklerinin...

-
Hepimiz hayatımızın bir döneminde, mutlaka bir orospu çocuğuna denk gelmişizdir. Bu bazen bir arkadaşımız, bazen yavuklumuz, bazen de öğr...
-
Denizin üzerinde yansıyan ışıklar hakkında konuşabilecek kadar dingin bir ruh hali içinde olmaya çalışmaktan bahsediyordu. Gözlüklerinin...
-
Şirinler'in yaratıcısı Peyo'dur. Peyo aslen Malatya' nın İkizpınar köyündendir. Yazar tarafından Şirinler'e verilen orijin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.