Farklı insanlar bunlar Aziz'im. Başkalarının anlayamadığı türden dertleriyle sarsılan bedenler, halkın günlük sorunlarının sol çaprazında duran fikirler ve bir miktar alkol, bazı sıradışı insanların kanında dolaşıyor. Bir iğne gibi, enkjekte edildiği damarda hızla yol alarak, tüm bedeni dolaşan olağanüstü fikirlerle bezeniyor farklı. Farklının beyni, bir süre sonra enjekte edilen fikirlerle gerçekten kopuyor. Ayrı bir dünyaya dahil olunuyor. Bu dünyada da insanlar biraraya geliyorlar, konuşuyorlar. Çorba da içiyorlar; rakı da...Sütlaç da yiyorlar; suşi de...ama başkalar.
------------------------
Bazı kelimeler kullanıyorlar ama, senin benim gibi değil kardeşim Aziz. Anladığımız anlamlara gelmiyor o kelimeler. Neo Liberalizm, Post modernizm, Açı, Işık, persfettif bir şifre oluyor dillerinde dakikalar içerisinde. Ana taslak değil, Synopsis; kişi değil karakter diyorlar örneğin. Böylece, sadece söylerken değil, yaşarken de bir karakter ortaya koymuş oluyorlar. Onlar da bu yöntemlerle iletişim kuruyorlar işte. Farklı birliktelikler yaşıyor, farklı düşünüyorlar. Sevişmeye giden en kısa yolu, buradan belirliyorlar anlayacağın. Netliğin sıfır olduğu bir noktadan, en net sonuca, en kısa yoldan gidiyorlar. Ortak ve anlaşılması güç dili kullanan kişiler bir araya gelerek, karşılıklı olarak farklılıklarından emin oluyorlar hepsi bu. Bu eminlikten sonrası gayet hızlı ve sorgulamadan yoksun ilerliyor. Pişman olmuyorlar yani. Herşeyin bir idrak etme sanatı olduğunu kavramanın hazzıyla, anı yaşıyorlar. Vay! Ne sandın.
-----------------------------
Farz edelimki ben de bir kafedeyim şimdi. 6 kişi bir masanın etrafında dizelenmiş, kritik yapıyoruz (muhabbet etmiyoruz). Ben bir casusum. Onlar gibi değilim ama, renk vermiyorum. Teşkilat öğretti bana her şeyi (hepi topu 30-40 kavram hakkında genel geçer bazı bilgilerin olacak dediler. Bilgisayarda 46 kb yer kaplıyor).Sırıtmıyorum ortamda. (Saçlarım biraz daha uzarsa ve 4 günde bir yıkamaya alışabilirsem, hiçbir sorun kalmayacak sanıyorum.)Bilmediğim bir kavramdan söz edildiğinde, bira şişemi yukarı kaldırarak farklı bir keşif yapmış gibi yapıyorum hepsi bu. Yada sokaktan geçen bir halk adamına odaklanıp, baş ve işaret parmaklarımla oluşturduğum -kesinlikle manuel- kameramla bir süre takip edip, Mükemmel diyorum. Nasılsa ne konuştuğumuzun da önemi yok! Eskaza aynı kafeye yolu düşmüş iki çiftin kavgası, kritiğimizi bastırıyor. Kıskançlık krizi bu! Grubumuzun kadın olanları erkeğe; erkek olanları ise erkeğe bakarak, başını iki yana doğru sallıyorlar. İdrak etme sanatından yoksun bu erkek, birazdan elit grubumuzun kurban bıçağının altında inim inim inleyecek olan fikirlerini yüksek sesle dile getiriyor. Kız, idrak etme sanatına doğru ilerlerken, karşısındaki adamı da seviyor mu ne? Arada kalmış. Ara ara masamıza göz atarak, bu grubun bir üyesi olmanın hayallerini kuruyor sanırım. Aşmış insanların doğal düzenlerinde , pişman olmayacağı eylemleri uygularken hissedeceği gevşemeyi kurguluyor kafasında. Ama içine birşeyler tıkanıyor yine. Sinmiyor. Böyle durumlarda önüne bakarak, kızaran yanaklarını avuçlarıyla gizliyor.... İzlemek, sanatsal çevrenin asıl işidir unutma bunu Aziz'im. Yorum yapma aşaması ileride. Kelimeler toparlanacak daha dur bakalım.
---------------------------------
Farz edelimki ben de bir kafedeyim şimdi. 6 kişi bir masanın etrafında dizelenmiş, kritik yapıyoruz ,(muhabbet etmiyoruz). Ben bir sanatçıyım. Az önceki muhabbeti dışarıdan izleyen casusun sol çaprazında oturuyorum. Varlığım şüphe götürmeyen bir kararlılık sergiliyor. Benden soruluyor bazı şeyler. Karar merciiyim anlayacağın. Doğuştan elitim. Kavga bitti. Sıradan insanlar gitti. Kritik zamanı. Karşımdaki kadın, rezalet diyor. (Hemen cevap verme!) Ona bak. Ama -o bakışı biliyorsun sen- kızgın gibi, üzgün gibi ve analayamıyormuş gibi...Bir sigara yak. Birandan bir yudum al. Memleketimden Orhan gibi değil; uzaklardan Piyer gibi al bu yudumu, adettendir. Yerli olma. Uzun ve anlaşılmaz bir cümleyle gir cümleye. Sakın ona bakma konuşurken. Tanrının elçisiyle konuşuyormuş gibi ufka bak. İçini yakan cümleler kur. Yapamayacağından emin olduğun şeyler söyle. Hadi bakalım aslanım. Kendine güvensizliğin bu kadar yoğun olduğu durumları görünce içim burkuluyor (aferin sana,devam). Ataerkil yaşamın küf kokan mağaralarında geziniyorum sanki(Bir fırt çek sigarandan). Teslimiyetçi karakter görünce şahlanan bir cellat gibi, ötekinin üzerine çullanan bir mağara adamı. Tüm korkusu kaybetmek ve tüm korkusu cinsellik. Bu kadar güvensizliğin sebebi ne?(İşte bu kadar!)
----------------------------------
Farz edelimki ben de bir kafedeyim şimdi. 6 kişi bir masanın etrafında dizelenmiş, muhabbet etmiyor, kritik yapıyoruz. Ben bir kadınım.Ben bir Eceyim. Burada olmaktan mutluyum. Evet beni seven biri de var ama olmuyor,ayak uyduramıyor. Geleneksel. Dünyayı algılayış biçimimiz farklı(demek algılanacak dünya da birden çok!). Özgürlük istiyorum ben. Sorgulanmaktan bıktım. Benim de yaşantıma yön verme hakkım olmalı(onun da var zaten). Ve bunu yaparken senden bağımsız da olabilmeliyim. Off kafam çok karışık. Ne kadar çok sorunla baş etmeliyim ben böyle! Bir bira daha alabilir miyim? (Çok içememliyim. Aman boşver)................ne dedi bu?" Bu kadar güvensizliğin sebebi ne?" Evet. Çok haklı. Kendi isteklerime değer vermeliyim ben de. İhtiyaçlarımı başkalarının dünya görüşüne göre mi şekillendireceğim?
-------------------------------
Şekillendirmez de... Piyer, bu kritik için bir araya gelen gruptan çok memnun ve ayrılmak istemiyor. Evi de müsait. Herkesi davet ediyor. İçemeye devam edelim diyor.(Bu kadar uygulanamaz boş fikir+ alkolün algı kapatıcı özelliği futbol için elverişli bir saha oluşturacak gibi zaten). Burada hiç kimse, hayır benim eve dönmem gerekiyor, annem babam merak eder diyebilecek konumda değil zaten. O anne bana ertesi gün seni kesecek olsa bile gidemezsin!
---------------------------------
(Ne oldu?/ Hemen geliyorum/ Onu sormadım/ TUVALETE GİDECEĞİM!/ Tamam, bekliyorum)
Eee?
--------------------------
Esi belli...Ne dedik, 6 kişiyiz dedik. Saha şartları elverişli. Zemin futbola müsait. Tirübünler tıklım tıklım. Gruptaki bazı kişilerin eşleri/sevgilileri/karı-kocaları, dünyadan bi haber, ya uyuyorlar, ya çalışıyorlar, yada başka bir kafede başka bir maça hazırlanıyorlar...Sabahı konuşmak gerek şimdi. Ne olmuş sabah? Ne olacak. O evden 4 kişi çıktı sabah. Diğer iki kişi ne oldu? Onların duyguları varmış. Birşey olmuş, gecenin bi vakti atlamış gitmişler. Kal demişler diğerleri, kalmamışlar. Neden demişler, bir mekanda uzun süre kalmak bağlılık fobisi yaratıyor bende diyerek çıkmışlar işin içinden. O ne demek şimdi, ne alaka? Bir alaka yok Aziz'im. Kelimeleri karıştır, hayat da karışsın işte. Hepsi bu! Bana biraz saçma geldi bu anlattıkların. Gelir, normal.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Entropi
Denizin üzerinde yansıyan ışıklar hakkında konuşabilecek kadar dingin bir ruh hali içinde olmaya çalışmaktan bahsediyordu. Gözlüklerinin...

-
Hepimiz hayatımızın bir döneminde, mutlaka bir orospu çocuğuna denk gelmişizdir. Bu bazen bir arkadaşımız, bazen yavuklumuz, bazen de öğr...
-
Denizin üzerinde yansıyan ışıklar hakkında konuşabilecek kadar dingin bir ruh hali içinde olmaya çalışmaktan bahsediyordu. Gözlüklerinin...
-
Şirinler'in yaratıcısı Peyo'dur. Peyo aslen Malatya' nın İkizpınar köyündendir. Yazar tarafından Şirinler'e verilen orijin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.