28 Oca 2011

Bilimdışı incelemeler--2--MATEMATİK--


TANIŞMA:

     Henüz küçük bir çocukken biz, O, kel bir adamdır ve sürekli bilmediğimiz bazı kişilere, paramızın bir kısmını vermemizi, eğer varsa, kalanıyla ne yapmamız gerektiğini anlatmaya çalışır. Oysa ki anne babamızın bize verdiği harçlığın 3 katını, çok istese de kardeşimize vermeyecek kadar bencilizdir o yaşlarda. Zaten o kadar paramız da yoktur. Kanımca hayali ihracatın temelleri de burada atılmaktadır.

GİDEREK CAN SIKICI OLMAYA BAŞLIYOR:

     Orta okula gelindiğinde ise daha başka uğraşlar edinir kendine matematik. Bu kez de biraz fikir tembeli olduğumuzu görmüş olacak ki, bazı havuzları-sahiplerini tanımıyoruz yine- doldurup boşaltmamızı ve dahası sürelerini hesaplamamızı istemeye başlar. Yaptığımız bu hesaplamaları anlamamızı bekler. Oysa, yıllar geçip de
asgari ücretle çalışmaya başladığımızda da görürüz ki, bordrolarımızdaki kesintileri bile hesaplayamıyoruzdur.

KABLOLAR YANIYOR:

     Lise ve üniversite yıllarında ise hep aynı mantık geçerlidir ve matematik iyice sanal bir boyuta taşınmıştır. Yeni görevimiz, tanınmayan ama belli ki çok popüler olan bazılarına (X-Y-Z), verip veriştirmekle meşgul olmaktır. X'e durup dururken neden 5 verdiğimizi, Y'nin neden bundan olumlu-olumsuz etkilendiğini anlayamayız. Keza bir de Z vardır ki, akıllara zarar. Onda sürekli, X'den ve Y'den arta kalanlarla yetinen bir düşkün havası sezilir. Sen X'e ver abi sorun yok. Y ordan payına düşeni alır, ben kalanla dalgama bakarım der gibidir. Fakat iki bilinmeyenli denklemlerde durum değişiktir. Oyuna alınmayan çocuk gibidir. Mazlumdur. Sevmiyorum onu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Entropi

    Denizin üzerinde yansıyan ışıklar hakkında konuşabilecek kadar dingin bir ruh hali içinde olmaya çalışmaktan bahsediyordu. Gözlüklerinin...