Saat 03:00. Kapım çalınıyor. Ezelden uyku sersemliği nedir bilmem. Kalktım. Annem rahatsızlanmış, hastane yolu görünüyor(bizde bu yol 2-3 haftada bir rutin olarak görüldüğünden, tüm ekip profösyonelce organize oluyor. Kimlik tamam. -Hasta giyindi mi? -Evet kaptan. /-Doktor görecek, kıyafet değişti mi? -Evet kaptan. / -Taksi arandı mı? -Arandı kaptan. / -Yola çıkma vaktidir, klima kapatılsın!)
Saat 03:15. Taksi yok. (Her zamanki gibi). Isınma vakti, koş Aziz. 50 mt ileride taksi düğmesi var. (Bastım abi). Hop, önceden aranan diğer taksi gelir. Atlanır, yola düşülür. Düğme ile çağrılan diğer taksi tam o anda gelir ve selektör yapar diğerine. Yetmez, peşine düşer. Işıkta durup taksiye saldırır, neden yolcumu aldın diyerek. Bizim mal, durum acildi benim taksime bindiler demek yerine, eşsiz küfürler sarf eder. Ve her sinirlenmiş Türk gibi, daha fazla gaza basarak yola devam eder. Tüm sinirini, kendi canını riske atarak gidermek, eski bir adettir.
Saat 03:25. Yer: Acil Servis (acil!). Kapının önüne yanaşan taksiden çıkan uyku sersemi 4 kişi. Biri (50+) zorlukla nefes alıyor. Zehirlenme belirtileri gösteriyor vücudu. Ha bu yaşa kadar nefes almış da ne olmuş, bunda acil bir durum yok düzelir diyen güvenlik görevlisi gibi düşünenler de olabilir içinizde ama, saçların dağınık, uykudan uyanmış, tedirgin bir insansan, üzerinde aynı sakin etkiyi yaratmıyor. Bir an önce taksinin çekilmesini isteyen görevliye, taksi de burada olmaktan en az senin kadar memnuniyetsizdir diyerek göz kırpıp içeriye doğru yönelen kaptan. Hiç konuşmadan giriş işlemlerini yapan görevli (nihayet). Danışma yerinde yok. Güvenlik görevlisi masasında değil. Hemşirenin , ben ne aciller gördüm diyen ölü bakışlarından geçiş. Acile gelmesine rağmen, podyum kıyafetleri üzeinde olan bir kokoşa bakan ve işini aksattığını fark etmeyen doktora, Antony Hopkins'in adam öldürürken yaptığı gibi, hiçbir ifade içermeyen bir bakış atmam. Doktor'un toparlanışı. (-Neyiniz var ? -Hastam var). İçeriye alınan hastaya 2.3 saniyede teşhis. Hastanın reflü , gastrit ve ülser hastası olduğunu eklemem. İçtiği ve muhtemelen kendisini bu hale sokan hapın adını vermem. 1. derceden ülser ameliyatı geçirdiğini eklemem ile değişen teşhis. Değişen iğne. Durumdan habersiz -kısmen daha fazla işini seven- bir başka doktorun gelmesi. Bu böyle olmaz, tansiyon çok yuksek, serum+ gözlem gerekir demesi. Acaba bir süre daha mı beklesek demem. Doktorun anlamayan bakışları. Belki teşhis değişir demem. Anlamaması.
Dışarıya cıkıp sigara içme seansı. Ama o da ne sigara yok. Sigara satacak açık bir yer yok. E bi su alayım diye yöneldiğim hastane kafesi. Kimse yok. Aaa var. Ama uyuyor. Bu hastanede herkes uyuyor. Bir süre sonra içeri girerim. Koltukta oturup tahlil beklemek mi? Ne mümkün 16 kişilik yer var ama yalnız 5 kişi için. 5 kişi de misafirlikte kendilerine yün yorgan, sakız gibi çarşaf serilmiş gibi huzurlu ve rahat uyuyorlar. Horlayanı var.
Tahlil sonuşları geliyor. Temiz. Tansiyon: Düşmüş. Durum: İyi. Gitme vakti. (İlaçları aldınız mı? -Aldım kaptan). Taksi? Şurada var bir tane. Yanına git. Allah allaaah! (-Ne oldu? -ne olacak, o da uyuyor.) Eve dönüş.
Saat : 04: 25. Uyku. Uyuyabilirsen tabii.
14 Mar 2011
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Entropi
Denizin üzerinde yansıyan ışıklar hakkında konuşabilecek kadar dingin bir ruh hali içinde olmaya çalışmaktan bahsediyordu. Gözlüklerinin...
-
Denizin üzerinde yansıyan ışıklar hakkında konuşabilecek kadar dingin bir ruh hali içinde olmaya çalışmaktan bahsediyordu. Gözlüklerinin...
-
Hepimiz hayatımızın bir döneminde, mutlaka bir orospu çocuğuna denk gelmişizdir. Bu bazen bir arkadaşımız, bazen yavuklumuz, bazen de öğr...
-
Şirinler'in yaratıcısı Peyo'dur. Peyo aslen Malatya' nın İkizpınar köyündendir. Yazar tarafından Şirinler'e verilen orijin...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.