20 Ağu 2011

Alay, tüm çıkıntıların doğal törpüsüdür.

Başta sinirsel zıplamaların ve ani patlamaların bir numaralı engelleyicisidir. Yerine ikame edilebilecek başka bir davranış biçimi de –içine atma benzeri diğer davranışlar, sonrasında daha büyük nöbetlerin hazırlıkları oluyorlar- yetersizdir. Çünkü alay bir bakıma küçümsemeyi içerir. Hatta  çoğunlukla küçümsemeyi içerir. Diğer davranış biçimlerinde eksik olan şeyi, rahatlamayı, sağladığından, bazı önemsiz zararlarına karşın sağlıklıdır. Öfkeye kapılan, nahoş durumla karşılaşan kişinin alaycı tavırlarının ardında hep aynı şeyi gözlemlemek mümkündür. Bu bir içsel uzlaşıdır. Bu vicdan kavramının, sosyal hayata alttan iteklediği bir olgunluk çağrısıdır. Alay, akıllı bir bedende sağduyudur; zarar veren akıllı bir bedene ise daha büyük bir yıkıma sebep olmaması için üstü kapalı kınama mesajıdır.   Rahatsız kılan davranışa neden olan kişinin, verdiği rahatsızlığın temelini araştırmak yerine, soru süpheciliği mantığı ile, ortada karmaşık(!) gibi duran durumu sorduğu içtenlikli soruları ile anlamaya çalışması, ve bunun için kırmızı gözlü yaprak kurbağası gibi masum bakışlarla gayet masum olan sorularına yanıt beklemesi ise tek kelime ile alaycı tutumla sorundan kaçan kişinin can düşmanıdır.   Yazının sonunu bir yere bağlamaya çalışırken içim sıkıldı. Çok fazla uzatmamak ve bu tarz yazılardan devam etmemek niyetindeyim. Kafamdakini benzetmesiz anlatabilme aşamasına geldiğimde hep beraber rahatlayacağız umarım. Ama şimdilik bu aşamanın çok uzağındayım. Şunu da belirtmeliyim ki, bir süredir bu durum bir tercih durumu olmaktan çıkmıştır. Sıkıcı konular için şimdilik biraz daha sabır beklemekten başka çıkar yol yok. İyi terlemeler dilerim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Entropi

    Denizin üzerinde yansıyan ışıklar hakkında konuşabilecek kadar dingin bir ruh hali içinde olmaya çalışmaktan bahsediyordu. Gözlüklerinin...