20 Ağu 2011

Gutmornink

Aşırı uykudan kaynaklanan bir problem bu. Uyanır uyanmaz evimin banyosunun aynasına yansıyan kişi ben değilim, Celalettin Cerrah. Bu gürbüz yüz, şişkin amokaçhi dudakları ve patlak gözlerle karşımda dikilen bana sima olarak benzeyen afrikalı obez. Sıcak su musluğunun ellerimi yıkarken gereğinden fazla sıcak olması, ama sıra duş almaya gelince, "Hiçbir şey göründüğü gibi değildir" felsefesine uygun bir biçimde çelik kıvamında suyu kıçıma püskürtmesi. Yaşam çok zor lan.
 Siz hiç duştan çıkıp rahatlamışken, keyifle bir kahvaltı yapmak isteğiyle yanarken şebeke elektiriğine maruz kaldınız mı? İştahınız açılıyor ve hayat o kadar da rutin gelmiyor önünüzdeki yarım saat boyunca dostlarım. Ayaklarınızdaki karıncalanmayı müteakip, beyinde hissiszlik ve kısa süreli de olsa bir Serdar Ortaç kafası. Hiçliğin yüceliğini düşünmeye iten bir rahatlama etkisi. Sanki Ağustos'un ortasında bir dostunuz teklif beklemeden dev bardakta buzlu bir limonata getirmiş gibi size... Öyle masum, öyle içtenlikli.

 Kronik reflünün en iğrenç yanı nedir biliyor musunuz? Sabah sizi 6-7 de ayağa diken ve sanki dünkü bütün sıkıntıyı yaratan o orrospu çocuu o değilmiş gibi guruldayan midenizle birlikte yaşamak zorunda oluşunuz. Bu zorunlu evliliğin sıkıntı çıkarak tarafı o değilmişçesine arsızca sizden besin madddesi isteyen bu arkadaş, utanmadan dünkü kabahatlerinin üzerine sünger çekmek niyetinde. Göz falan kırpıyor. Sevimli görünmeye çalışan bir yarasa gibi adeta. Kıçını yırtsan ne fayda? O sivri kulaklar sendeyken benin senin ne tür bir mal olduğunu bilmiyor muyum? Ama işte elden bir şey gelmiyor. Yine dayıyorsun çift sarılı yumurtayı, çerkez peynirini. Yedikçe sevimliliği de yok oluyor haliyle. Kendi istediğini aldı ya, içme diyor o meyve suyunun üzerine tavşan kanını. Yoksa problem çıkarırım. Şu an neler hissettiğinizi biliyorum benim piç mideme karşı. Rahat olun siz. her istediğini vermediğim gibi, tavşan kanını duble ayarlıyorum. 2 de sigara çakıyorum üstüne. Allah belanı versin diye inlemeye başlıyor. Sen daha dur, skcem senin geçmişini.

Kahvaltı sonrası uzanma seansı. Ya bu koltukta bir sorun var, ya da benim sol bacağım fazla, gereksiz. Rahat huzur vermiyor. Kıçımı sağa çeviriyorum, altta kalan sağ bacağıma baskı uyguluyor. Sola dünüyorum bu kez de tv yi göremiyorum. Daha doğrusu bu pozisyonda iken vücudu sabit tutup kafamı çevirip tv izleyebilmem için baykuşun anatomik özelliklerine sahip olmam gerekiyor. Sırt üstü yatıyorum, E ben senden bunu mu istedim diyor. Ulan sen mi bana hükmedeceksin ben mi, sana istemli kas? Zaten istemli kas diye nitelendirildiğinde şüphelenmeliydim. Ben de o istemin bize ait olduğunu sanırdım. Madem bacak kendi kafasına göre hareket edermiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Entropi

    Denizin üzerinde yansıyan ışıklar hakkında konuşabilecek kadar dingin bir ruh hali içinde olmaya çalışmaktan bahsediyordu. Gözlüklerinin...