
Sevgilim olacak kişi karşımda oturmuş gözlerinin kırpıştırarak, büyük bir sabırla zekasından umudunu kestiği benim karmaşık cümlelerimi anlamaya çalışıyor. Bana ara sıra geldiğinden, kumanda sorununa duyarsız. Sigarasından derin bir nefes çekip, üflerken tavana bakıyor. Sanırım sıkıntısı ile dumanı aynı anda dışarıya atıyor.
- Sen de yanımdasın. Kapı çalınıyor. Zıplayarak açmaya gidiyorum. Arkamdan terlik fırlatıyorsun. Kapıyı açar açmaz, ev sahibi yüzüme tükürüyor ve " Bu ay borcunu ödedin ödedin, ödemezsen kapıya atıyorum seni" diyor. Gitmek için dönüyor. Tam kapıyı kapatacağım sırada " haa" diyor. Biraz daha aralıyorum kapıyı. Tekrar tükürüyor yüzüme. Kapıyı kapatıp içeri girecekken, bir kedi fişek gibi içeriye dalıyor. Ortamı koklayıp, gözlerini kıstıktan sonra girdiği kapıdan kıçına fitil sokulmuş gibi doğruca dışarıya kaçıyor.
- Niye kaçtı o kedi öyle buradan diyor şimdi de... (Canım hiçbir şeyden de anlamıyor bu kız.)
- Benim evde böyle. Hayvanlar içeride ne seziyorsa artık, 2-3 saniyede can havliyle kaçıyorlar. Geçen sene de böyle bi kedi daldı içeriye, kapıyı da kapatmış bulunduğumdan, camdan attı kendini diyorum. Yaratığa bakar gibi bakıyor bana sevgilim, canım benim. İlgi topladım ya, iyice coşuyorum. Hatta bazen sokak kedileri sokağın karşısındaki çöpün önünde toplanıp, tüylerini kabartarak benim daireme bakıyorlar.
Onunla dalga geçtiğimi anlayınca terliğin diğer tekini fırlatıyor bana. Bu kızda bir şeyler var. Neşelenince de terlik fırlatıyor, sinirlenince de...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.