Can sıkıntısından siteleri dolaşıyorum. O site senin , bu site benim (öyleyse neden beş parasızız? Haaha) kontrol ediyor, kapıda güvenlik var mı falan diye bakıyorum. Şaka lan şaka, İnternet sitelerini kastettim. Geziyorum ve canımı sıkacak tüm haberleri emiyorum. Akşama kadar yeteri kadar can sıkıcı ülke gündemini içime sokunca, saat 18, 19 falan oluyor ve amacıma ulaşıyorum. Sanki kendi iş yerimde çalışmamışım da, birisi beni terk edilmiş, yıkıntı bir harabenin bodrum katında akşama kadar dövmüş gibi, dükkanın kapısına kilidi vurup sokağa çıktığımda, mesaisi değil de; kendisi bitmiş biri oluyorum. Elimde bastonum; hırka cebimde fındık fıstığım eksik oluyor sadece. Huysuz bir ihtiyar gibi ağır ağır otobüs durağına ilerlerken, ergen ve neşeli gençlere dişlerim arasından küfür ediyor; hayatını kurmuş, araba sahibi ve sahip olduğu arabasını güvenli bir yere park ederek, eğlence mekanlarına akmaya çalıştığı, akşamın sekizinde hala kafasında olan güneş gözlüğünden anlaşılan yaşıtlarıma bok atıyorum. "Hayatım sen in ben sıfır yanaşayım" diye diye, yıllarca araçlarının cantlarının ve teker yanaklarının anasını siken adamların seslendikleri karılarına yatma teklif edercesine cüretkar bakışlar atıyorum. Böyle durumlarda daha dik yürüyor ve hırkamı omuzlarımdan arkaya düşürüyorum ki, yaşlı hırkası devrimci hırkası havası versin. (Bu hırkadan çok ekmek yiyen arkadaşlarım da bilir ki, ikisinin arasındaki farkı, ancak fazla odaklanmış bir çift dişi göz anlayabilir. ) Bakışları yakalayan erkek bana dik dik bakmaya çalışırsa, tahminen 1,90 yahut daha uzun boyluysa, anında çark edip, gel abi, topla gel falan diyorum. O toplarken ben topukluyorum.
Tarih, 2014 yılının nisan ayının memur maaş günü. Bu gün beni daha da üzüyor. Memurların maaş aldıkları günü sevmiyorum. Maaş almasınlar istiyorum. Ya da aldıkları o maaşı kumar da falan heba etsinler bilemiyorum artık. Allah'tan tek dileğim budur naçizane...Zannımca bu hayatta memurlar kadar işe yaramaz bir tür daha varsa onlar da züccaciyecilerdir. Memur arkadaşlar alınmasınlar. Neticede saat 18:27.İçimdeki hayvan huysuzlanmaya başladı. Bugün memurlara.... kim bilir yarın da size çıkabilir piyango.
Bugünün günü kurtaran komik haberi ise sitede rastladığım şu cümle:"
Aşağıdaki metin tanrıya inanmanız için DİREKT sebepler sunmaktadır"
Neler olduğuınu anlamak zor. "Direkt" demesine mi yanayım, meseleyi bir havuz problemi edası ile ele almasına mı yanayım bilemedim. Sanki mesele bir inanç meselesi değil de, biri çıkıp, bak şu şu var... sonra şunu böyle yaparsak şu çıkar türünden cümleler kurduğunda. İnanç boyutundaki bir problemin sağlamasını yapmış olacak ve inanmayanlar da, bilimsel netlik içeren bu açıklamaya dayanarak, haa öyleyse problem yok. Artık direkt ispatlandığına göre inanabilirim diyecekler.
Açıklamaları okuyarak ikna olan insanlar için de link eklenmiş. Eğer kabul ettiyseniz tıklayın diyor. Tıklayınca Tanrı cevap veriyormuş. Üstelik kredi kartı falan da gerekmeden ücretsiz kayıt imkanı sunmuşlar. Bence değerlendirilmesi gereken bir fırsat olabilir. Neticede cuma hutbesi dinleyerek aydınlanmadan, internette form göndererek yaradana daha kolay ulaşıldığı bir levele atlamış olmanın değişik heyecanını yaşama imkanı veriyor insana. Eskiden faxla falan uğraşıp duran insanlara bir kapı açmış oluyor hristiyan alemi. Bugün hepimizin elinin altında internet var neticede. İş çıkışı otobüste geçirdiğiniz boş zamanlarınızı da değerlendirme imkanı sunması bakımından çarpıcı. Bu ay telefonumdaki internet hakkımı sonuna kadar sömürdüğüm için, benim ulvi amaçlara ulaşabilmem için önümüzdeki ayı beklemem gerekecek. 35 sene bu şekilde geçti. 1 ay daha beklesek kızmaz herhalde Tanrımız. Tanrımız ya da Allahımız, akıl fikir versin hepimize. bye. öptm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.