Bir yerde müdahale etmek gerek, çünkü işler zıvanadan çıkıyor. Kelimeler, yaşananlar ve ifade biçimleri ile yaşananlar arasındaki uzay boşluğu can sıkıcı olmaya başlayalı çok oluyor. Bu süre zarfında, örneğin ben, kocaman adam oldum, askere gittim, horlandım, biri baba üç yakınımı kaybettim, köpeğim ve kedim öldü, terk ettim-edildim, savaşlar çıktı bitti, üstüne kimlik almadığım piçim 7 yaşına girdi, tencerenin dibi tuttu ve yaklaşık olarak 2.870.000.000 civarında mikro hayvan fark edilmeden ayaklar altında can verdi, boğuldu vs....... değişen tek şey yok.
Hala dünyaya kayıtsız bağlılar yaşama küfrediyor, ahlaksızlar geviş getiriyor, kendinden başka hiçbir şeye değer vermeyenler başkaları için bir şeyler yapamadıkları için gözyaşı döküyor. Sabah makyajını yapmadan sokağa adım atmayanlar, telefonunu bir inç daha büyütmek için didinenler, biri daha taze diye az bayatlamış ekmeğin yüzüne bakmayanlar, duyarlılık zincirinin en kalın halkası gibi görünmeye devam ediyorlar. Dinciler milletin anasını, kitabını sikerken, solcular din bağnazlığına eleştirel gözle bakan insanlara modern bağnazlıklarını sergiliyor, emekçinin "artı değerini" negatif bir sayıyla çarpabilmek için kelime oyunları yapıyorlar. Memleket toprağının ve doğasının anasını, bu topraklar için ölebileceğini iddia edeler belliyor. Bunca sene ezilenler, "artık ezme sırası bize gelsin" cümlesini, kendi dillerinden Türkçeye "barış" diye yanlış tercüme ediyorlar. Feministler,normal zekaya sahip bir insanın biraz ikna ile kabul edeceği "eşitlik" kavramını, sinirli oldukları ve aslında eşitlik yanlısı olmadıkları için, nefret ve intikam içeren tavırlarla anlatmaya çalışıyor, özgürlük kavramı adı atında da, daha cesur giyinerek, kendisini ezelden mal olarak gören ağzı salyalı mahlukatın ekmeğine yağ sürüyor.
Ve bu liste uzuyor da uzuyor. Ve kimse, "lan bu işte ters giden bir şey var" demiyor. Diyeni dövüyorlar. Sıkıldım. Hepsinden ve kendimden. Bu uzayan listenin anlatılan ya da anlatılmayan bir maddesinde de ben ve bu yazıyı onaylayanlar yer alıyoruz. Müthiş bir niyet-kelime tutulması yaşıyoruz. İyiniyeti kötü; kötüniyeti iyi cümlelerle harmanlıyoruz.
Öyle bir hale geliyoruz ki, insan basit mantığa sarılmadan ve işi basitleştirmeden, bu ülkede huzurlu bir uyku uyuyamıyor. Ben de basitçe kestirip diyorum ki, eleştirel zekaya sahip olmaması kaydı ile, bu ülkede, bir fikrin yılmaz savunucusu gibi görünenler, o fikir ya da durumun asıl düşmanlarıdır. Hatta o kadar yoruluyorum ki, basit tespitin üzerine, daha da sığ(!) bir de çözüm bile geliştiriyorum: Eleştirel zekaya sahip olanlar bir diyeceğimiz olmayacağına göre, geriye kalan müthiş ve fos çoğunluğu, savunduğunu iddia ettiği düşünceden uzaklaştırıp, eleştirdiği fikrin askeri yaparsak, kuracağımız müthiş denge, sosyologların ve psikologların işsiz kalmasına neden olacak kadar tarihi bir etki yaratacaktır.
1) GAZZE'DE ÇOCUKLAR ÖLÜYOR!
"Gazze'de çocuklar bombalanıyor" diye facebook adresinden insanlara çağrıda bulunan bu kişiyi tanımasam, dünyada ne kadar da erdemli insanlar var diyeceğim. Sabahtan akşama sikindirik mevzuların adamı olup, facebook'tan bunu paylaştığında, oradaki dramı bile kendi makyajına malzeme olarak kullandığın için, eğitilmemiş bir sığırın "Ölüyorsa ölüyor" cümlesinden daha zararlısın. Hiçbir zehir işlemez sana!
2) HAYAT O KADAR KÖTÜ Kİ...
"Bu hayatta herkes, herkesi incitir, satar, siker" Cümleye ve yazana bakınca aklıma kötü şeyler geliyor. Bunu ben de yapıyorum. Farkında olmanın verdiği özgüven şişmesiyle atıp tutuyorum.Hayat kötü, insanlar kötü, yalan, nefret kusma, mide bulanırıcı şeyler... Gecenin onbirinde yaşanan hangi skindirik mevzusundan bu genellemeye vardın da içimizi karartıyorsun. Gittiğin yerde arkadaşın hesabı mı kitledi sana? Hatun sana değil de ona mı baktı? Seni birisi anlamadı da canın mı sıkıldı? Olur bunlar, olur da... Hayatın geneline yayılacak bir genelleme ile....La yeter be! Yeter!
Memleketi bir güç tutup, komple kaldırsın, kutup noktasının eksi bilmem kaç derecedeki donmaya yüz tutmuş denizine sokup çıkarsın istiyorum defalarca. O bitmeyen eleştiri ve sahte duyarlılık cümleleri herkesin bir yerine kaçsın istiyorum. Bir süreliğine herkes çenesini kapatıp yaşama tutunmaya çalışsın istiyorum. Afilli cümleler kuracam diye debelenirken iyi-kötü bir şeylere sürekli zarar veren insanlar ölecem korkusuyla bi üç buçuk atsınlar istiyorum. Oy, bundan da sıkıldım bak!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.