25 Eki 2015

Bi'şey diycem

En büyük sorunlarımızdan biri de, gündeme gelmeyen ya da yok sayılan bir derdimizin (toplumsal ya da kişisel), gündeme gelmesini takip eden süreçte takındığımız bunlatıcı tavırdır. Hiç ağza alınmayan dertler her yerde, ama her yerde, konuşulmaya başlanır. Başlarda, gündemde olmasından memnun mağdurlar, dertleri anlatmak ve kendini ifade etmek ile suçlayıcı ya da saldırgan olmak arasındaki denge çizgisinde, gayet güzel ilerleme sağlarlar. Kamuoyunun yabancı olduğu konularda bir bilinçlenme de ağır ağır devreye girer. Olumludur. Sonraki süreç ise bela. Taraflı tarafsız herkes, aniden değişen rüzgarda reddedilen konunun yılmaz savunucusu olmaya başlar. Sonrasında eski baskın fikre olan tahammül düşmeye; nihai safhada ise karşıt fikirliler susturulmaya ve küçümsenmeye başlar. Alakalı alakasız her tartışmada, mağdurun odaklandığı konunun ekseninde bir kaç laf edilir. Her konudaki mağdurun anafikri merkeze oturmaya ve bunlatmaya başlar. Sonucu, zaten haklı olduğun bir konuyu ortaya koyma biçimin sebebi ile toplamaya başladığın antipatik tavırdır. Bir sonraki evre de, sözü kesilen ve susturulan yeni yığının, kendi mağduriyetini ifade etme fırsatı bulmasıdır. O , bu fırsatı bulduğunda roller tersine işemeye başlar. Bu topraklarda, zıt fikirlerin birbirini takip eden ve sürekli yer değiştiren devinimi bitmeyen bir alın yazısı gibidir. Kurtuluşu dengededir. Denge, her zamanki gibi kırılmayı sağlayacak yegane hazinemizdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Entropi

    Denizin üzerinde yansıyan ışıklar hakkında konuşabilecek kadar dingin bir ruh hali içinde olmaya çalışmaktan bahsediyordu. Gözlüklerinin...