8 Haz 2012

Kapitalizmin sert çarklarına insanoğlu onuruyla sokulan çomaklar.

Kapitalizmin insanı sürekli tüketmeye meyillendiren " bu senin ihtiyacın" dayatmasıyla başa çıkma yollarının anlatılacağı bu eser, çeşitli maddelerden oluşmakta ve uygulayıcısından bir dizi fedakarlıklar ve ince hesaplar beklemektedir. Geçelim...

A) Kalsiyum ihtiyacı ve semt pazarlarının "helal olsun" felsefesi:

Ortalama kilosu 7 tl olan peynirden tadına bakıyorum kisvesi altında 350-400 gr kadar tüketip, 3.5 tl verip yarım kilo almak insan işi değildir. Ama kapitalin sahibi emperyaliste vurulacak bir darbedir. Abartmayın, yoksa semt pazarının asabi  esnafı  o çomağı size sokabilir.

B:) Protein depolama ve özgüven:

a=

Şehrin en işlek caddelerindeki en büyük süper marketler özenle belirlenir. Market arabası, sonradan kesinlikle almayacağınız nevalerle istiflenir(boş boş gezmiyorum). Test amaçlı dağıtılan, ikbal sucuklarına, pınar salamlarına "hııım burada ne satılıyor? hiç işim olmaz ikballe ama denemeli miyim aceba?" ifadesi ile yaklaşılır. Yeterli miktarda tükettikten sonra kararsız kaldım ifadesi ile uzaklaşılır.

b=

Kuruyemiş reyonuna yaklaşılır. Bademi, üzümü, antep fıstığı, fındığı derken yeterli miktarda tüketilir. (not: kaju fıstığı kilo yapar; üzüm ise kan" tüketimi takiben, yüze fransız aristokratıymışsınız da şarap tadıyormuşsunuz gibi bir ifade takılınır. Hiçbir satış görevlisinin olmadığı bir  reyon seçilir ve aradığınızı bulamıyormuşsunuz gibi yapılır. bir iki sağa sola bakldıktan sonra, "perakende sektöründe kalite ve hizmet anlayışı ayaklar altında" şeklinde süslü bir çıkış yaparak,  market arabası itilir ve gergin biçimde ödemesiz çıkışa yönelinir.

C:) Sigara- Çay ve bazı masum olmayan talepler.


a: sigara: 


"Açık tütünü merak ediyorum. Ama endişeliyim. Sevmeyebilir miyim acaba?" edası ile tütüncülere girilir. Müşteri kazanma sevdalısı azman tütüncüler sizin gibi kararsız bir müşteriye kesinlikle deneme sürüşü yaptırcaklardır. "yalnız ben bu şekilde pek bir şey anlamıyorum. 3-4 tane içmeliyim. Yarın kararımı veririm" şekli ile (alınabilirse) 3-4 dal alınır.

b: çay:


İkinci aşamada, cepte sigara, bedava çay servisi olan ender benzinliklere, lokallere, bazı ender fırınlara yönelmek gerekir. Buradaki püf nokta, kesinlikle bedavacı bir hava çizmemeniz gerektiğidir. çay sonradan fark edilmiş gibi yapılmalı, alınmalı ve yalandan ödeme yapmak için el cebe atılmalıdır. Arada bir de pompaların olduğu noktaya doğru bakılırsa, benzin almak için durduğunuz hissiyatı güçlenecektir.

D: Organik ürünler sadece zenginlerin tüketmesi için değildir.

Organik ürünleri (işe yaramazsa haftaya inorganik) bedava tüketme yönteminde dikkat edilmesi gereken hususlar ise... Semt pazarlarına gidilir. Organik ürünler  hakkında ileri geri konuşulur. Esnaf ile polemiğe girilir. Sinirlenen esnafa sürekli diğer ürünlerle arasında bir fark olmadığı söylenir. Kendi ürününü ispat etme meraklısı esnafın deneme amaçlı, " al bak bakalım aynı mı?" hamlesi görünür. Yeteri miktarda yenince, haklı olabilirsin ama ben ikna olmadım denir ve hızlıca uzaklaşılır.

E:) KARBONHİDRAT DEPOLAMA:

Unlu mamüller, fırın ve pastane açılışları kaçırılmaz. Yeteri kadar fizibilite çalışması yapmış bir işe yaramazın cevizli- fındıklı keke de doyacağı aşikar iken, tembel işe yaramazların hiç değilse askıdaki ekmeği tüketmek sureti ile karbonhidrat depolaması yapabileceği açıktır. (yoksa bunlar karbonhidrat değil miydi? Her neyse!)

F:) KÜLTÜR-SANAT, ALKOL VS..

Tahmin edeceğiniz gibi, sergiler, açılışar, kokteyllerden bahsediyorum. Ne, buralarda belli mi olursunuz? Yapmayın! Yırtık kot, kadife ceket, uzun sakal ve anlamsız cümlelerle sanat aleminin çorak topraklarında fark edilme endişeniz inanın ki yersiz. Bence bundan değil; bu halinizle şehrin önde gelen sanatçısı damgası yemekten kaçının. Olmuyor mu böyle şeyler, oluyor!


G:) GİYİM VS...

ŞARTLARI:

1- Her yıl için asgari 4 mağaza, her mağaza en az 2 ürün belirlenir.

2-Aynı mağazaya 2 yılda bir uğranır.

3-Hiçbir zaman kendinize değil; sizin ebatlarınızda birine hediye alıyorsunuzdur.

4- Değişim kartı almak ve tüketici hakları mevzuatına hakim olmak  şarttır.

İŞLEYİŞİ:

Satılan üründen memnun kalınmaz ise 90 günde iade hakkı olan 4 mağaza, 3 ay kullanılmak şartıyla belirlenince, önce göreceli olarak daha az beğendiğiniz ürün alınır. Yukarıdaki 4 madde itina ile yerine getirilir. Ürün son derece temiz, titiz 90 gün kullanılır. Süre dolumuna yakın, tertemiz giysiniz, atmadığınız etiketleri, fişi, iade kartı ve özgüven ile mağazaya girilerek, göreceli olarak daha fazla beğendiğiniz kıyafetle değiştirilir. Bu şekilde yarı fiyatı ödenerek 8 ürün giyilir. Kişisel tavsiyem, 3. ürün değişimine girmemeniz ve o mağazaya 1 sene ara vererek uğramanızdır. Çıkarken müşteri memnuniyeti anketini de doldurursanız tamamdır.


H:) ŞEHİRİÇİ VE ŞEHİRLER ARASI ULAŞIM(KİMLİK BUNALIMI)

a: Şehirçi ulaşım:

Çok bilmiş bir ifade ile durdurulan dolmuş, otobüs vs... binilir. Bir süre(50 mt kadar) çanta karıştırılır. Daha sonra şöföre falanca yere gidiyor değil mi şeklinde gitmediğinden emin olduğunuz bir semt şaşkın ördek ifadesi ile sorulur. Gitmediğini öğrendiğinizde, yürümek zorunda olduğunuz 1-1.5 km lik yolun yaklaşık 200 mt si geride kalmış oluyor zaten. 4-5 tekrar ve yabancı- dalgın insan modeli ile şehiriçi ulaşım probleminizi çözdünüz demektir.

b: Şehirler arası( her yer 1.5 km değil a? :

Şehir çıkışlarına yakın yerlerde yola park etmiş bir aracın gövdesine götü vererek yola bakılır. Hepinizin başına gelebilir. Ben de araç sahibiyim ve belli ki bir arıza ile karşı karşıyayım ajitasyonu ile şöförlerin ilgisini çekmeye çalışırsınız. Duran olmazsa otostop. Resmi araştırmalar gösteriyor ki, yolda arabası arızalanan kişilerin diğer kişilere göre yardım alama ihtimali 2 kat artıyor.( empatinin canını yiyim)


Bunları beceremeyenler için 2 adet gayet piç yaklaşımım daha olacak. Birincisi grev destekçisi olarak meydanlardaki bedava ayrandan nasiplenmek; ikincisi ise seyyah edalarıyla gezinilen köylerde fazlasıyla karnını doyurma olasılığı. Kapitali elinde bulunduranlara karşı yukarıdaki adımları beceremeyen aç insanlara, insani olmayan bu adımları da önerir miyim bilemiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Entropi

    Denizin üzerinde yansıyan ışıklar hakkında konuşabilecek kadar dingin bir ruh hali içinde olmaya çalışmaktan bahsediyordu. Gözlüklerinin...