Gerzek bir şüreç başladı. İnsanların -en başta da benim- kolay yargılara vardığı, işin içinden çıkmak için evdeki tüm aynaları kırdığı ve götünü verdiği sandalyesini kendi yarattığı yıkımlara ters bakacak şekilde yerleştirdiği bir süreç. Arkada ne olmuş, kendisi nelere sebebiyet vermiş bakmadığı, sorunların diğerlerinden kaynaklanan yönlerini araştırmak için sonsuz bir çaba içinde olduğu süreç. Diğerlerinin anlaşılmaz davranışları, saçmalamaları, yarattıkları yıkım, kişilik bozuklukları vs. Akşama kadar aile ilişkileri konusunda bir karıncadan daha başarısız olan ama muayenehanesinin koltuğuna yaslandığında hastalarının kişisel sorunlarıyla ilgili atıp tutan bir terapist edasıyla dünyayı kavrama durumu. Neresinden baksan modern tıbbın teşhisi üzerinde uzlaşamadığı belirsiz bir hastalık türü. Peki neden besleniyor neden oluyor? Ben.
Ben, bir tür yanlış hesaplama. Bazen bir evrende kapladığı alanı fizik yasalarına ters bir yaklaşımla haddinden fazla büyük görme yanılgısının sonucu, fizik; bazen ortadaki sorunun 2+2=4 kadar basit açıklanamadığı bir duruma anaokulu öğrencisi mantığı ile yaklaşmaktan kaynaklanan dört işlem yanılsaması, matematik problemi. E kişi matematik ya da fizik, sayısal bilimlerde bu kadar yüzeysel ise, gelsin sosyal bilimlerin insan inceleyen dallarının göreceli kuramları. Nasıl ki benim lise yıllarımda görece daha zayıf öğrenciler-mesela ben- sözel bölümden diplomaya ulaşan çıkışı daha rahat görüp oraya zıplıyorlardı, bu da öyle bir şey sanıyorum. Çünkü yeteri kadar çaba harcamadan gireceğin analizde, sayısalın tek doğru mantığı nasıl seni göt edecek biliyorsun. Bana göre ile başlayan bir bilim alanında top koşturmak işine geliyor böyle bir basit analiz sonrası ve haklısın da aslında bir bakıma.
Oysa ki moden dünyanın eleştirel insanı için sosyal bilimlerin sonuca ulaşmaktaki güçlüğü, zihin açmada itekleyici etki yaratır. Sonuca ulaşmak güçlük çıkarırken sen her fikir eklemesinde daha derin bir noktada cebelleşirsin. İstersen tabii. Bir zaman ulaşır, sıkılırsam vazgeçerim diyenlerin süreci ise girişte anlatıldı.Nedir o? Açalım:
Basit. Sandalyeni alarak yıkımına arkanı dönersin. Bir sigara yakarak, bahçenden sokağa bakarsın. Sokakta yalın ayak gezen çocukları, onları sokağa salıveren annelerini düşünür ve kendinde bizzat vücut bulmuş tüketim manyaklığı, ben merkezli yaşamın ve her şeyin en iyisini hakeden çiğ yanını görmeden, bakamayacağı halde çocuk doğuran anne babaları eleştirirsin. Bilmezsin ki o çocuklar da senin sahip olamadığın şartlarda yaşayan insanların en iyisi. Hayatta senin gibi öz benliğini merkeze yerleştirme şansından mahrum insanların kendini ifade etme biçimi. Bunlara kafa yormak için senin aklın fazla değerli ama değil mi? Ya da bilemiyorum, kendine ait sorunların vardır ve şu an bu kadar derinlemesine düşünmek için kendini fazla yorgun hissediyorsundur. Meraklanma bu durumda sosyal bilimler imdadına yetişecektir. Onların sorunu, eğitimsizlik; sen ve senin gibilerin ya da ben ve benim gibilerin sorumluluğu yoktur. Her şeyi kendinde hak olarak gördüğün için hayattaki tüm hazları yaşama hakkın mı var? Peki karşındaki modası geçmiş ahlaki yargılarla karşına mı dikiliyor? sorun değil; güven problemi vardır, korkuyordur vs.. Sen saçma sapan argümanlarla karşısına dikildiğinde sen ve senin gibilerle aynı kaptan yalanmaya devam edebiliyorsun nasılsa. Argüman saçma, fikirler yanlı, anlaşmazlıklar sabit ama ertesi gün güneş doğuyor ikinize de nasılsa. Ha bunu kabullenmeyen mi var? Yok o öyle değildir diyen mi var? O kendini beğenmiştir, ego tavan bir tiptir.
Sandalyende kaykılmaya başlayabilirsin, çünkü problem teşhisi kondu. Gerisi kolay. O kendine çeki düzen verir ya da ne bileyim kendi problemini çözememiş bazı yarım akıllılardan psiko terapi rica eder, 2-3 kilo kadar aldığında da senin dengeli ruh haline erişebilir. Sadece bir cümle ile, tüm bunları bir soru haline getirelim ve sandalyseinde kaykılana soralım: Kendi iç çatışmalarını ve bozukluklarını düşünmeye mecalin yoksa, başkasına nasıl yardımcı olacaksın? Tabii çift taraflı -onlar ve sen- akıl yürütmek için vaktiniz varsa, bunu bir düşünün derim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Entropi
Denizin üzerinde yansıyan ışıklar hakkında konuşabilecek kadar dingin bir ruh hali içinde olmaya çalışmaktan bahsediyordu. Gözlüklerinin...
-
Denizin üzerinde yansıyan ışıklar hakkında konuşabilecek kadar dingin bir ruh hali içinde olmaya çalışmaktan bahsediyordu. Gözlüklerinin...
-
Hepimiz hayatımızın bir döneminde, mutlaka bir orospu çocuğuna denk gelmişizdir. Bu bazen bir arkadaşımız, bazen yavuklumuz, bazen de öğr...
-
Şirinler'in yaratıcısı Peyo'dur. Peyo aslen Malatya' nın İkizpınar köyündendir. Yazar tarafından Şirinler'e verilen orijin...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.